7 Nisan 2024 Pazar

 

Rauf  İnan’ı  Okumak   ( 1990 yılına ait bir deneme yazımdan )

                                    

“Bir süredir,Rauf İnan’ın ‘KÖY ENSTİTÜLERİ ve SONRASI ‘kitabını okuyorum.Değerli eğitimci bu eserinde;köy enstitülerinin kuruluşlarını ve etkinliklerini anlatıyor.Tadına doyamadığım bir zevkle okuyorum.Kitabı okudukça,eğitim tarihimizin inanılmaz çalışkanlıktaki özverili eğitimcileri tanıyor -bizler hiçbir şey yapamamışız- diyorum.

    Okuduğum bölümlerden yalnızca birini özet olarak aktarmak istiyorum:

Yıl ,1942 temmuzu.Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü,Çifteler Köy Enstitüsü’ne gelecektir.Enstitü müdürü Rauf İnan,enstitüde olağandan başka bir şey yapılmamasını,öğrencilere günlük yaşantılarından en ufak bir değişme yapmamalarını,temizliklerine bile her günkünden başka bir şey eklememelerini bildirir. İsmet İnönü ve İlköğretim Genel Müdürü Hakkı TONGUÇ enstitüyü gezerler.İnönü, öğrencilerden birinin pantolonunun yırtılmış olduğunu görür ve “Öğrencilerin başka elbiseleri yok mu?”diye sorar. Rauf İnan ise;öğrencilerin yeni giysilerinin bulunduğunu,ancak bugün iş günleri olduğunu,bu nedenle kendilerine başka türlü görünmek istemediklerini açıklar. İsmet İnönü bu yanıt karşısında çok mutlu olur.İnönü ve Tonguç, Rauf İnan’ın evini gezerler.İnönü kitaplık arar.Kitapları özenle inceler,okunup-okunmadığını sorar.Hakkı Tonguç’a, en büyük dileğinin köyde değerli bir kitaplık görmek olduğunu, bugün onu gördüğü için çok sevinç duyduğunu söyler.Köy alanında, diğer komşu köylerden gelen arabaları gördüğünde:”Neden gelmişler?”- “Niçin duyurdunuz?” sorularını sorar.Rauf İnan ise, “Duyurmasaydık Paşam, siz gittikten sonra onlar bize sormazlar mıydı, O yalnız sizin Cumhurbaşkanınız mı, bizimki değil mi?Ne diyebilirdik?” der.İsmet İnönü sessiz kalır ama açıklama hoşuna  gitmiştir.  

………………………………………………………………………………………….

………………………………………………………………………….

                                                           **********

Notum: - Öğretmen Okulunda -1964,1967-bizlere tıpkı,Nazım Hikmet gibi,Köy Enstitüleri de tanıtılmamıştı.Tüm öğrendiklerim ,gelişimim için bireysel çabam sonucudur…

                                                            **********

-Ve…1946 yılı…Aydınlama Devrimimizin köklerinin kesilmesi…

                                                                                                       Müyesser Karaibrahim

  ( 1990 yılı Sonhaber )

                   MEHMET AKİF ERSOY  

 

Edebiyat derslerinde şairler ve yazarlar, öğrencilere genel  olarak,

doğum-ölüm tarihleri ve eserlerinin adları ile tanıtılır; birkaç şiiri

veya eserlerinden bölümler okutulur, kısaca açıklattırılır ve derinliğine

inilmez . Oysa yaşadığı dönemde belli biryer edinmiş şair ve yazarlar

birçok yönleri ile ve daha gerçekci bir şekilde tanıtılmalıdır.

İSTİKLAL MARŞI şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bir vatan şairi olmasına

rağmen Kurtuluş Savaşı yıllarında tüm gücü ile savaşı destekleyerek, ateşli

yazıları ile halkı canlandırıp, aydınlatmasına ve Kurtuluş Savaşı ‘nın kesin

kazanılacağına inanmasına rağmen neden 1925 sonrası Türkiye’ den ayrılmıştır ?

Kurtuluş Savaşı öncesinde aklından mandacılığı geçirmeyen birkaç kişiden biri

olan Akif , neden Cumhuriyet sonrası Mısır’a yerleşmiştir ? Elbette ki  bunlara

yanıt vermek ve geniş açıklamalarda bulunmak benim düzeyimin çok üzerindedir,

ve bu yorumları yapabilmek gerçekçi edebiyat uzmanlarının işidir.

Ben ise özel ilgim gereği yıllar önce bazı kaynak yazıları incelemiş ve yararlanmıştım.

Edindiğim bilgilerin bir bölümünü yazmakta yarar görüyorum.

Mehmet Akif , inançlı, inancında içtenlikli dürüst, gösterişi sevmeyen, güçlü bir nazımcı

ve VATAN şairidir.

Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi’nin oğludur. Babasından ve babasının arkadaşlarından dini bilimleri öğrenen Mehmet Akif 1911’den sonra İslam Birliği ülküsüne bağlanır.

AKİF, İSTİKLAL MARŞI ‘NIN ŞAİRİDİR. Şiirin yazıldığı yıl 1921’dir. ANADOLU’DA,kesin zaferin kazanılıp, İzmir’in kurtarılması ise 9Eylül 1922’dedir. Akif, Sevr’e karşı camilerde konuşup Ankara’ ya gelmiş, Birinci Meclis’te milletvekili olmuştur.Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması gerektiği düşüncesinde ve kazanılacağı inancındadır. Meclisteki gruplaşmaların dışında kalır. Hemen hemen hiç konuşmaz ama bilinçli ve inançlıdır.

Balkan Savaşı yıllarındaki olayların tüm acısını duyarak yaşayan Akif bu acının etkisi ile emperyalist Batı’ya dost gözüyle bakmaz, inanmaz ve güvenmez .

Duygularını şöyle dile getirir :

‘’Yarab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı ?

Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı!

Nur istiyoruz sen bize yangın veriyorsun!

Yandık ! diyoruz…Boğmaya kan gönderiyorsun !

……………………………………………………….’’

Mehmet Akif, bütün sömürülen insanlar için acı çekmiştir. Emperyalizmi, emperyalizmin çevirdiği tüm dolapları, halkları birbirine düşman eden politikasını iyi görmüştür. İstiklal Marşı’ndaki, ‘’ Medeniyyet dediğin tek dişi  kalmış canavar ? ‘’ dizesi bütün bunlardan sonra oluşur.

Bununla birlikte Batı’dan çok şey almamız gerektiğini bilir

ve söyler :

‘’ Alınız ilmini Garb’ın alınız sanatını

Veriniz hem de mesainize son süratını

Çünkü kaabil değil artık yaşamak bunlarsız;

Çünkü milliyeti yok sanatın , ilmin; yalnız’’

Akif, ‘’Berlin Hatıraları’nda da’’ Batı’nın uygarlığını

dile getirir:

 

(Batı ‘da sokaktan bir bölüm )

‘’ Geçende haylice kar yağdı Berlin’in içine;

Bıcık bıcık olacakken takır takırdı yine!

Merak edip soruverdim,’’Bırakmayız’’ dediler!

-          Bırakmayın, güzel amma yağar durursa eğer?

‘’Bırakmayız’’ sözü aynen tekerrür etmez mi ?

  Evet, bu sözde nümayan heriflerin azmi

  Bizim diyara biraz kar düşünce zor kalkar.’’

Sebilürreşad’ın ilk sayısında, edebiyat anlayışını açıklarken de

şöyle söyler : ‘’ Ebedi eserlerin halka hitap etmeleri şarttır.

Milletçe bu kadar geri kalışımızın sebeplerinden biri de,

altı asırdan beri, halk için değil, yalnız aydınlar için

eserler meydana getirmiş olmamızdır.’’ Geçmişin romantik

yüceltilmesi onda yoktur.

Mehmet Akif, halkçı, toplumcu, yurtsever konularıyla ve halkın

konuşma dilini şiire getirmekle şiirimizin demokratlaşmasına

önemli katkıda bulunmuş; hep topluma yararlı olmaya, toplum

için yazmaya yönelmiştir. Toplumsal gözlemlerinde ise zaman

zaman bugün bile imrenilecek keskin eleştirileri görülür. Üzüntü

ve kızgınlıkları kişisel değildir.

Çocukluğu koyu bir dini taassup ve umutsuzluk telkinleri ile geçen,

İstanbul’un tümüyle Türk ve Müslüman çevresini temsil eden bir

semtinde  ve muhafazakar bir ailede doğup, büyüyen Akif’e göre;

Kurtuluş Savaş’ı sonrası kazanılan büyük zafer, bütün Müslüman

Ülkeler için bir ümit ve birleşme kaynağı olabilirdi. Oysa ‘’Yeni

Türkiye’nin ‘’ tuttuğu yol çok ayrı idi.Yeni Türk Devleti, uygar

bir  düzeye gelebilmesi, çağdaşlaşması için gerekli olan siyasi ve

sosyal devrimleri büyük bir hızla gerçekleştirmek zorundaydı.

İslam Birliğinin gerçekleşmesi ülküsünü benimsemiş olan Mehmet

Akif , Türkiye’den ayrılır ve Mısır’a  yerleşir.

Akif, idealize edilmiş Müslümanlığının  sınırları içinde de olsa,

kendi  yetiştiği çevrenin HAM SOFULARINDAN  bambaşka

bir  kişidir.

AKİF’TE DİN ; İYİNİN ,GÜZELİN, DOĞRUNUN KAYNAĞI,

İLERLEMENİN, BİLİMİN KORUYUCUSUDUR.

                                  

Yararlandığım kaynaklar:                                                              

1 – Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi                               

 2- Bilim ve Sanat Dergisi

 3- Büyük Türk Şiiri Antolojisi

 

                 

                                  Müyesser Karaibrahim



4 Nisan 2024 Perşembe


Bugün 1 NİSAN 2024...
Mustafa Kemal Işığı ülkemi aydınlattı.

 


IŞIK HİÇ BİTMEYECEK.(Bu sabahın ilk fotoğrafı bahçemden)✨



Mersin'den Değerli Öğretmenim SUNA KÖKSAL UYSAL şiiri ile selâm iletti...

Selâm selâm dostlara
Selâm bütün yurduma
Selâm ATATÜRK' üme
Selâm bütün millete



Değerli Öğrencim ERAY AKTAŞ iletti...




Selam olsun Iyi ye güzele selam olsun Atama sevenlerine ve sevgili öğretmenime







5 Şubat 2024 Pazartesi


    Biz neyiz ki...Dağlar mı bizim...Çil çil biriktirilen paralar mı bizim...
    Topraklar mı bizim...Evler mi bizim...Aldığımız nefes mi bizim...
    Hepsi bir AN'lık...✨💫Aldanmayalım..............
    Köşkte otururken bir anda ağaç altlarında yer aramaktalar.
    Deprem ders veriyor."Her şeyim var." Diyenler...Her şeyi bırakıp yok oluyorlar...
    Her şey bir AN'lık...Biz neyiz ki........
                                                                                                            (Müyesser)


 






HAYATA   TUTUNMAK

Oğlum Ali'ye, " Bloğu kapatalım artık" dedim. Kapatmamı istemedi. "Yazmaya yeniden başlıyorum"dedim. " Hadi bakalım, verimli çalışmalar" dedi...Uzun bir süre önce, torunum BİLGESU için gerçekleştirdiğim BLOG --dijital ortam bilgim olmadığı için – bana bir sürpriz yaptı. İnternette göründü. Amacım bu değildi. Bir süre ara verdim. CEMRE ve DURU doğunca tekrar başladım yazmaya...Benim için büyük cesaretti...

Uzun bir süreç geçti...gerçek bir çöküş...Milimetrik iyileşmeler ve ayağa kalkış yeniden doğmak gibi...Bir mucize...Bir bebeğin yürümeye başlaması gibi...Bitkilerle, gökyüzü ile buluştum. Halk ve Divan edebiyatında kullanılan BENZETME SANATI ile acılarımı yok etmeye çalıştım. Boyalarla dans ettim...Tanrı ile bütünleştim... 


<><><><><> 4 Şubat 2024 <><><><><>


Bilgesu, Cemre ve Duru; Mustafa Kemal yolculuğunda Aydınlanmaya koşuyorlar. Yaşama BÜYÜK  RESİMDEN bakıyorlar. Bilgesu artık üniversitede. Cemre ve Duru ortaokulu bitiriyorlar.

Onlara emek veren Anneleri Güner'e, Babaları Ali'ye ve Öğretmenlerine, Babaanne ve Dede olarak TEŞEKKÜR ediyoruz.

Bu bölümde; FARKINDALIK çalışmalarım ve dijital ortamda yazdığım DENEMELER' e yer vereceğim.Dijital ortama geçiremediklerim bir dosya içinde kalacaklar. Tüm bu eylemlerim İNSANLIĞA MİLİMETRİK KATKILARDIR...




                                      <><><><><> 5 Şubat 2024 <><><><><>


 TEŞEKKÜR

         Dijital ortamla buluşabilmek benim için bir hayaldi...

Kitaplar ortadan kalkacak korkusu ile bu ortamı öğrenmek 

istedim. Büyük bir cesaretti benimkisi...Blog konusu ise 

bir yaratıcılık...Nasıl buluyor, nasıl gerçekleştiriyorum ???

Kendiliğinden akıp gidiyordu. 

        Oğlum Ali, kendisine ilettiğim paylaşımlarımı, büyük bir 

disiplinle yıllardır blogspot düzenine yerleştirmekte. 

Penceremden NEFES vermekte.. 


Benden sonra, torunlarımın bu akışı sürdüreceklerine 
inanıyorum...

         Sonsuz TEŞEKKÜRLERİMLE...





Günaydın...Bu gece 90 yıllık ipek kumaşa ebru sanatı uygulamaya çalıştım; Torunlarımın topladığı taşlarla buluşturdum.Helen Keller ve masumiyet çiçeğini de bu dansa ekledim.(Piyano:Torunum Bilgesu.🍁Düzenleme:Müyesser)4.2.2021🍂Giresun.






Çok Değerli Yorumlar ve teşekkürlerim.📖🖋️


Şefika Atalay ( Butik İnci )


Günaydın yeni güne
Arkadaşlığa, dostluğa
Sevgiye, saygıya,
Gülmeye,gülümsemeye
Yeni başlangıçlara
Umutlara
Dostlarla paylaştığımız
Kahveye,çaya,
Herşeye rağmen hayata
direnmeye,
Hayat sevdiklerimizle güzel.
Sizi seviyorum 😍
İyi ki tanıdım 🤗
İyi ki varsınız 🙏👏😘🤗



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Günaydın Muhteşem Genç...
Yüce yürekli Genç...
Satırlarınız bir Gökkuşağı gibi sardı beni...
Bana Güç verdiniz...
Ruhum ve bedenim iyileşmekte...
Yeniden buluşmamızın umudu içindeyim.
Çok değerlisiniz.
Sizi sevgiyle  kucaklıyorum.🙋🏼‍♀️🙏☘️💚💐





Leman Berna Bilgi Balcı
( Eczacı )

Yaşam bir döngü..bizler ruhsal tekamulumuz için dünyaya geliyoruz..diyalektik gereği hem iyi hem kötü ruhlar dünya sahnesinde..yaşaminın anlamini çikarmaya çalışiyor farkındalığı yüksek olan ruhlar izler yaşamimimizin anlamıni bularak kotuleri dengelemeliyiz diye düşünuyorum..

Ben kendimce yaşaminin anlaminin "şifacilik "oldugunu keşfettim..insanlarin şifaya ulasmasina yardim etmeye çalışıyorum..bu her anlamda...hem bedensel hem zihinsel olarak iyi hissetmelerine yardim etmeye çalışıyorum çocuklugumdan beri..mesleğimi de bu doğrultuda secmişim...bizler bu dünyadan geçen "ruhlarız"..sorunuzun cevabınin bendeki karşilıği bu...
Sevgi ,saygı ve hürmetlerimle💐❤️

----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Değerli  Leman'ım,
Zor zamanlarımın iyileştiricisi oldunuz...
Güç verdiniz...
Etik eczacılığınızı, hakkaniyetli oluşunuzu, meslek disiplininizi kutluyorum.
Şifacılık eyleminiz muhteşem...Katkılarınızla zenginleşiyorum.
Teşekkür ediyor, en içten sevgi ve saygılarımı iletiyorum.💐🇹🇷

🍁🍂🌿☘️🍁🍂




Hülya Karaibrahimoğlu
( Edebiyat Öğretmeni - Yazar   )


Biz, Baudelaire'nin "İnsan, kimse inmedi senin uçurumuna," dediği gizemlerle dolu varlığız.

Biz Yunus Emre'nin "Bir ben vardır bende benden içeri," dediği görünmezliklerle dolu insanız. 

Öyle kolay değil "Biz neyiz ki?" sorusunu yanıtlamak. Sonuna "ki" geldiği zaman evrende küçücük bir nokta olduğumuzu hatırlarız. Hiç gitmeyecekmiş gibi kalıcı olduğunu sanan, her şeye sahip olmaya çalışan, sonunda bırakıp giden insanız biz. 

O sondaki "ki", 

"Bilmek istersen seni
Can içre ara canı
Geç canından bul anı 
Sen seni bil sen seni, " 

diyen Hacı Bayram Veli'nin uyarısıdır. 

Kitaplar dolusu yazılacak sözlerin, verilecek yanıtların sorusudur o "Biz neyiz ki?" sorusu. 



Müyesser Abla, öyle güzel bir soru sordunuz ki düşünceler üşüştü aklıma. Eledim, süzdüm, bunları yazdım. İnce ruhunuza, güzel yüreğinize selam ve sevgiler. ❤️🌹


----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Günaydın sevgili Hülya'm 🌹

Bu soru; Bir deniz kıyısında yürürken kayalar arasında kök salmış, yaşama tutunmayı başarmış bir ağacı gördüğümde doğdu...
O süreçte, " Yeniden Doğuş" adını verdiğim FARKINDALIK  yaratısı içindeydim...

Değer görüp, zaman ayırıp; yorum yazmanız yüce bir armağan.
Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum?...
Katkılarınız İZ bırakacaktır...

En derin sevgimle ve saygımla sizi kucaklıyorum.💐



Nermin Özkaya
( Sivil toplum örgütleri gönüllüsü- Yazar)

Benim için çok kıymetli anılarımın içinde yer alan sizinle birlikte dernek çalışmalarıma ÖZLEMLE..

      Sevgili Bilge Dost merhaba  
       Hazırlamış olduğunuz 3.bloğunuz da bana da yer vediğiniz için çok teşekkür ederim.
     Hakikatlı dost sizin paylaşımlarınızla ,ufkumun  nasıl açıldığını daha bir kendime karşı güven duygusu için de olduğumun tarifi imkansız.
      Siz hep önderlik yaptınız ,geçmişteki o güzel işleri ,bizleri motive ederek büyük sabrınızla  başardınız .size  son derece müteşekkirim.
      O güzel çocukları aileleri yanlarında gezdirmekten utanırken siz onlara sonsuz güç-kuvvet verdiniz. 
      Yine sizin önderliğinizde bizlerde isteyip te yapamadığımız  
mesela gönüllü annelik gibi o kutsal görevi gerçekleştirdik.
      Sizinle birlikte güzel işlere imza attık.Bunlar asla yatsınamaz.
      Can dost daha nice projelere imza atacağınızdan hiç şüphem yok..
SEVGİLERİMLE



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Sevgili Nermin Hanım...( Gönül Dostum )
Değerli satırlarınızla beni onurlandırdınız...Hak etmeye çalışacağım...
Sivil Toplum Örgütü eylemlerinde buluştuk.
Ben de sizlerden biriyim.
Hakkaniyetli çabalarınızı hayranlıkla izledim.
Kömürlüklerden başlayıp Bahçeşehir Üniversitesi'ne ulaştığımız serüvende sunduğunuz mutfak kültürü bağışlarınız atölyelerin (seramik v.b.)tuğlaları oldu.
Bu bir ütopyaydı...İYİ ' de örgütlendik...
En derin sevgimle ve saygılarımla...💐






<><><><><> 8 Mart 2024 <><><><><>



🌸Yeryüzü BAHAR olmuş...
Hâyâl edelim...
İnsan türü güzellikleri yok etse de...
Biz hâyâl edelim...🌺

8 Mart 2024 Dünya Kadınlar Günü...( Hak verilmez...Hak alınır.)
(Müyesser)

Cemre & Duru'dan

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun. 🍀



🌸İkiz torunlarım🌸
Günaydın , armağanlarınız çok anlamlı...Çok nefisss...
Annenize ve sizlere çok teşekkür ediyorum.
            Tüm ailenize sağlıklı ve bereketli bir yaşam diliyorum...🙏💜💐
Babaanneniz.🍁🍂🙏




( Yeğenim Özcan Cihangiret)



8 mart  kadınlar  gününüz  kutlu olsun

Çok teşekkür ederim sevgili yeğenim.Çok zarifsin.
Fotoğraf muhteşem.
Sevgiyle kucaklıyorum seni.💐
( Teyzen Müyesser)




Baha Çıtakoğlu ( İNSANCIL )

Merhaba,

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Acılarla ve mücadelelerle kazanılan hakların bir simgesi olarak kutlanıyor bu gün. 

Ne yazık, bayram coşkusuyla kutlayacağımız günlerden uzağız.

"İnsanın atalarıyız" henüz.

Hem kadın hakları konusunda alınacak daha çok yolumuz var. Bu nedenle ancak dayanışma duygularımızı iletebiliriz size.  Eşit, özgür yarınlar için omuz başınızda sayın beni de.



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----


Değerli Baha Çıtakoğlu,

İletiniz mükemmel...
Evet , ne denli gerçekçi yazmışsınız;("İnsanın atalarıyız" henüz.)

".....omuz başınızda sayın beni de." ⭐

Sevgi ve saygımı sunuyorum   Güzel Genç  💐🧿





Hülya Karaibrahimoğlu

Üreten, çoğaltan, dünyayı güzelleştiren tüm kadınların değerinin bilinmesi dileğiyle. 
Çok sevgiler. 🤗


Sevgili Hülya'm Günaydın.
Güller Harika...Sizin gibi.
Yeşil fon üzerinde güzellik sunuyor...
Siz, KENDİ olmayı başarmış bir değersiniz.
Teşekkür ediyor, sevgiyle kucaklıyorum.💐💜







Işığa Doğrulum;
Bir kadının uyanışı ve niyetinin saflığı ile yaptığı savaştır.
Berrin Taş'ın Devrimidir...

               💥

Aşk...
Yeni İnsanın Dili 🕯️

Bu eser de yeniden yayımlanacaktır. Eminim...

Müyesser🍂🍁

( İNSANCIL )







  Rauf   İnan’ı   Okumak    ( 1990 yılına ait bir deneme yazımdan )                                      “Bir süredir,Rauf İnan’ın ‘KÖY ...