Dünya
Covıd-19 pandemisi yaşıyorken bir çağ bitiyor, yeni bir çağ başlıyor.Dünyanın yaşamında
ortalama yüzyılda bir bir pandemi yaşanmış,bitince çok büyük değişiklikler
olmamış ve insanlık yaşamına kaldığı yerden devam etmiş.Ancak bu seferki
pandemi farklı yaşanıyor ve bittiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak
gibi görünüyor.Ulaşımın,iletişimin,teknolojinin gelişmesiyle etkileşimin çok
artması nedeniyle pandemi çok hızlı bir şekilde dünyayı sardı.Bugüne kadar hiç
düşünmeden dünyayı tüketen insanoğlu bir anda yalnız ve
güçsüz olduğunu anlamaya başladı.Çünkü öyle bir hastalıkla karşı karşıya
ki anne çocuğuna sarılamıyor bile.Oysa ne lüksmüş bir komşuda kahve
içmek,kalabalık dost sohbetleri yapmak,karşılaşınca sevdiklerimizi
kucaklamak...Aylardır hafta sonları evlerimizde kapalı oturuyoruz.Ne lüksmüş
bir pazar sabahı uyanıp yürüyüşe çıkmak , sahil kenarına gidip denizi
dinlemek..Öyle günlerdeyiz ki bugün gördüğümüz sapasağlam bir dostumuzu bir
hafta sonra ebediyyen göremeyecek olabiliyoruz.Alış verişi internetten
yapıyoruz,evlerimiz okul oldu,evlerimizde salon lise ,yatak odası ilkokul şeklinde..Anneme
sarılmayalı bir buçuk yıl oldu.Onu çok sevdiğim ve koruduğum için
sarılamadım.Bu sene elli yaşımı üfledim.Koca bir asrın yarısını yaşadım ve hiç
bu kadar zorlu yıllar hatırlamıyorum çok da kısa olmayan yaşamımda.Bir
atasözümüz vardır "bugünün işini yarına bırakma"diye .Ben artık
"yarının işini bugünden yap"olarak yaşıyorum,çünkü yarının ne
getireceğini bilmiyoruz.
"Hayat
bir gündür,o da bugün !".
Güçlü
güçsüz, zengin fakir ayırt etmeden herkesi tek bir statüye getiren virus
insanlığa neler farkettirmeli? İnsanoğlu hırslarını bir tarafa bırakıp, dünyaya
,evrene neler yaptığını bir kere daha düşünmeli. Yaşamını sadeleştirmeli
insanlık. Soluduğu havayı,içtiği suyu,beslendiği denizi kirletmeden,daha
doğmamış torunlarının haklarını gasp etmeden yaşamalı artık.Eğer bu bilince
eremezsek dünya artık yaşanılır olmaktan çıkacak.
Vahşi
dünyaya bakınca bir aslan avlanır,karnını doyurduktan sonra ihtiyacı kadarını
alır gerisini başka hayvanlara besin olarak bırakır.Keşke insanlık da böyle
yapabilse ve sadece ihtiyacına yetenle yetinebilse de gelecek nesillere
yaşanabilir bir dünya bıraksa...
Artık
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Olmamalı ki dünya kurtulsun..Eskiye dönmeyi
umud edenlere kötü bir haberim var;artık geriye dönüş yok,çoğu şeyi kaybettik
,insanlık olarak aklımızı başımıza alırsak belki kalanları koruyabiliriz..
Maalesef
bugünü yaşayan insanların genleriyle gelecek nesillere aktarılacak korkular var
artık insanlığın geleceğinde....
Buraya kadar çok karamsar bulunabilirim ama bunlar sadece tespitti .Artık kolları sıvamanın zamanı..Herkes taşın altına elini koyarsa tekrar yeşerecek dünyamız...
13.06.2021
,GİRESUN
Leman
Berna Bilgi Balcı
-----------------------------------------------------------------
Sevgili Müyesser Yengeciğim,
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İlk öncelikle böyle bir konuda yazmamı istediğin için çok teşekkür ederim. Sayeninizde bir farkındalık ve farklı bir açıdan bakma fırsatı bulduğum için sizinle ve okuyucularınızla paylaşmak istedim. Dünyada yaşanan bir salgın vesilesiyle daha detaylı farkındalık kazanmam ve sel, yangın gibi felaketlerle de farkındalığın artarken mesleğim gereği yaşadığım farkındalıkla da yazmak istedim. İlk öncelikle ekosistem ile görüşlerimi, daha sonrasında egosistem ile görüşlerimi paylaşacağım, sizinle ve okuyucularınızla.
Ekosistem dünyanın ve insanlığın ilk var oluşundan beri kıymetini sonradan anladığımızı düşündüğüm (salgın, deprem, sel vb yaşanılan felaketler sonrası) özel ve mükemmel bir sistem. “Bitkiler, ağaçlar ve doğanın tüm canlıları da aslında biz insanoğlu gibi kendilerini id, ego ve süperego ile uyum içerisinde geliştirirken biz neden id, ego ve süperegomuz ile uyum içerisinde değiliz?” diye kendime sorarken doğa ve diğer canlılar ile benzerliğimiz olduğunu; doğanın hem kendine hem çevresine hem de karşılıklı sundukları biricikliği biz insanoğlu ne kendimize ne çevremize ne de karşılıklı olarak birbirimize göstermiyoruz, ne yazık ki….Ekosisteme bile güzel yaklaşmazken kendimize ve çevremize neden süperego veya id ile yaklaşırız ki?
Egosistem ile ekosistem arasında çok benzerlik bulunmaktadır.Nasıl mı? Biz insanoğlu hep id ve süperego ile yaşarız. İd, ilkel benliktir ve yeni doğan bir bebek gibi hep ben der iken; süperego toplumsal yargılar ile bize yanlış gelse de bazı yerleri uymak zorunda olduklarımızdır. Oysa ego süperego ile id arasında denge kurmaya çalışır, tıpkı bir terazi gibi. Bir terazi gibi olan ego ile ne kendimize ne çevremize ne de birbirimize karşı saygı, sevgi, dürüstlük, içtenlik, samimiyet ve sınırları aşmamayı yapabildik. Tıpkı ekosisteme verdiğimiz zarar gibi birbirimize ve kendimize de zarar verdik. Tıpkı sonunu düşünmeden ekosisteme verdiğimiz zarar gibi…
Doğaya, hayvanlara, insanlara; canlı ve cansız her şeye sevgi, saygı, dürüstlük, samimiyet, hoşgörü, içtenlikle, birbirimizin sınırlarını zorlamadan saygı duyarak yaşamak var iken tam tersi neden davranırız? Ekosistem gibi çalışan egosisteme ve ekosisteme özenle, sevgiyle ve her şeyin biricikliği ile yaklaşma dileğiyle.
Sevgi ve saygılarımla,
Uzm.Kl.Psikolog Yağmur Önal
Sevgili
Yağmur,
Seninle bu yaz buluşmamız ne yüce bir zenginlik oldu...
"Sen"
sözü ile konuşmamı siz istediniz...
Belli
ki yüreğinle yazmışsın...
Senden
yazmanı istedim bu sayfama...
İncelik
ve ekosistem farkındalığın için teşekkür ediyorum...
Yazı
isteğimi belirtmen...
Bloğumda
yer verdiğimi belirtmen ayrı bir zerafet...
Egosistemi
aşman muhteşem...
Öğrencim
( Fizik Öğretmeni-SAMSUN) sayfama adını veren paylaşımı iletti...
NADİDE
HOCAM...
Ben
bu sistemi anlatmaya çalıştım yaşamımda...
Bu
sistem : EKOSİSTEM...
Bu
sistem: HOMO SAPİENS SAPİENS'e geçiş...
Sohbetlerimiz
sürecek...
İnsanlığa
katkımız sürecek...
Müyesser
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder