7 Nisan 2024 Pazar

 

Rauf  İnan’ı  Okumak   ( 1990 yılına ait bir deneme yazımdan )

                                    

“Bir süredir,Rauf İnan’ın ‘KÖY ENSTİTÜLERİ ve SONRASI ‘kitabını okuyorum.Değerli eğitimci bu eserinde;köy enstitülerinin kuruluşlarını ve etkinliklerini anlatıyor.Tadına doyamadığım bir zevkle okuyorum.Kitabı okudukça,eğitim tarihimizin inanılmaz çalışkanlıktaki özverili eğitimcileri tanıyor -bizler hiçbir şey yapamamışız- diyorum.

    Okuduğum bölümlerden yalnızca birini özet olarak aktarmak istiyorum:

Yıl ,1942 temmuzu.Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü,Çifteler Köy Enstitüsü’ne gelecektir.Enstitü müdürü Rauf İnan,enstitüde olağandan başka bir şey yapılmamasını,öğrencilere günlük yaşantılarından en ufak bir değişme yapmamalarını,temizliklerine bile her günkünden başka bir şey eklememelerini bildirir. İsmet İnönü ve İlköğretim Genel Müdürü Hakkı TONGUÇ enstitüyü gezerler.İnönü, öğrencilerden birinin pantolonunun yırtılmış olduğunu görür ve “Öğrencilerin başka elbiseleri yok mu?”diye sorar. Rauf İnan ise;öğrencilerin yeni giysilerinin bulunduğunu,ancak bugün iş günleri olduğunu,bu nedenle kendilerine başka türlü görünmek istemediklerini açıklar. İsmet İnönü bu yanıt karşısında çok mutlu olur.İnönü ve Tonguç, Rauf İnan’ın evini gezerler.İnönü kitaplık arar.Kitapları özenle inceler,okunup-okunmadığını sorar.Hakkı Tonguç’a, en büyük dileğinin köyde değerli bir kitaplık görmek olduğunu, bugün onu gördüğü için çok sevinç duyduğunu söyler.Köy alanında, diğer komşu köylerden gelen arabaları gördüğünde:”Neden gelmişler?”- “Niçin duyurdunuz?” sorularını sorar.Rauf İnan ise, “Duyurmasaydık Paşam, siz gittikten sonra onlar bize sormazlar mıydı, O yalnız sizin Cumhurbaşkanınız mı, bizimki değil mi?Ne diyebilirdik?” der.İsmet İnönü sessiz kalır ama açıklama hoşuna  gitmiştir.  

………………………………………………………………………………………….

………………………………………………………………………….

                                                           **********

Notum: - Öğretmen Okulunda -1964,1967-bizlere tıpkı,Nazım Hikmet gibi,Köy Enstitüleri de tanıtılmamıştı.Tüm öğrendiklerim ,gelişimim için bireysel çabam sonucudur…

                                                            **********

-Ve…1946 yılı…Aydınlama Devrimimizin köklerinin kesilmesi…

                                                                                                       Müyesser Karaibrahim

  ( 1990 yılı Sonhaber )

                   MEHMET AKİF ERSOY  

 

Edebiyat derslerinde şairler ve yazarlar, öğrencilere genel  olarak,

doğum-ölüm tarihleri ve eserlerinin adları ile tanıtılır; birkaç şiiri

veya eserlerinden bölümler okutulur, kısaca açıklattırılır ve derinliğine

inilmez . Oysa yaşadığı dönemde belli biryer edinmiş şair ve yazarlar

birçok yönleri ile ve daha gerçekci bir şekilde tanıtılmalıdır.

İSTİKLAL MARŞI şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bir vatan şairi olmasına

rağmen Kurtuluş Savaşı yıllarında tüm gücü ile savaşı destekleyerek, ateşli

yazıları ile halkı canlandırıp, aydınlatmasına ve Kurtuluş Savaşı ‘nın kesin

kazanılacağına inanmasına rağmen neden 1925 sonrası Türkiye’ den ayrılmıştır ?

Kurtuluş Savaşı öncesinde aklından mandacılığı geçirmeyen birkaç kişiden biri

olan Akif , neden Cumhuriyet sonrası Mısır’a yerleşmiştir ? Elbette ki  bunlara

yanıt vermek ve geniş açıklamalarda bulunmak benim düzeyimin çok üzerindedir,

ve bu yorumları yapabilmek gerçekçi edebiyat uzmanlarının işidir.

Ben ise özel ilgim gereği yıllar önce bazı kaynak yazıları incelemiş ve yararlanmıştım.

Edindiğim bilgilerin bir bölümünü yazmakta yarar görüyorum.

Mehmet Akif , inançlı, inancında içtenlikli dürüst, gösterişi sevmeyen, güçlü bir nazımcı

ve VATAN şairidir.

Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi’nin oğludur. Babasından ve babasının arkadaşlarından dini bilimleri öğrenen Mehmet Akif 1911’den sonra İslam Birliği ülküsüne bağlanır.

AKİF, İSTİKLAL MARŞI ‘NIN ŞAİRİDİR. Şiirin yazıldığı yıl 1921’dir. ANADOLU’DA,kesin zaferin kazanılıp, İzmir’in kurtarılması ise 9Eylül 1922’dedir. Akif, Sevr’e karşı camilerde konuşup Ankara’ ya gelmiş, Birinci Meclis’te milletvekili olmuştur.Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması gerektiği düşüncesinde ve kazanılacağı inancındadır. Meclisteki gruplaşmaların dışında kalır. Hemen hemen hiç konuşmaz ama bilinçli ve inançlıdır.

Balkan Savaşı yıllarındaki olayların tüm acısını duyarak yaşayan Akif bu acının etkisi ile emperyalist Batı’ya dost gözüyle bakmaz, inanmaz ve güvenmez .

Duygularını şöyle dile getirir :

‘’Yarab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı ?

Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı!

Nur istiyoruz sen bize yangın veriyorsun!

Yandık ! diyoruz…Boğmaya kan gönderiyorsun !

……………………………………………………….’’

Mehmet Akif, bütün sömürülen insanlar için acı çekmiştir. Emperyalizmi, emperyalizmin çevirdiği tüm dolapları, halkları birbirine düşman eden politikasını iyi görmüştür. İstiklal Marşı’ndaki, ‘’ Medeniyyet dediğin tek dişi  kalmış canavar ? ‘’ dizesi bütün bunlardan sonra oluşur.

Bununla birlikte Batı’dan çok şey almamız gerektiğini bilir

ve söyler :

‘’ Alınız ilmini Garb’ın alınız sanatını

Veriniz hem de mesainize son süratını

Çünkü kaabil değil artık yaşamak bunlarsız;

Çünkü milliyeti yok sanatın , ilmin; yalnız’’

Akif, ‘’Berlin Hatıraları’nda da’’ Batı’nın uygarlığını

dile getirir:

 

(Batı ‘da sokaktan bir bölüm )

‘’ Geçende haylice kar yağdı Berlin’in içine;

Bıcık bıcık olacakken takır takırdı yine!

Merak edip soruverdim,’’Bırakmayız’’ dediler!

-          Bırakmayın, güzel amma yağar durursa eğer?

‘’Bırakmayız’’ sözü aynen tekerrür etmez mi ?

  Evet, bu sözde nümayan heriflerin azmi

  Bizim diyara biraz kar düşünce zor kalkar.’’

Sebilürreşad’ın ilk sayısında, edebiyat anlayışını açıklarken de

şöyle söyler : ‘’ Ebedi eserlerin halka hitap etmeleri şarttır.

Milletçe bu kadar geri kalışımızın sebeplerinden biri de,

altı asırdan beri, halk için değil, yalnız aydınlar için

eserler meydana getirmiş olmamızdır.’’ Geçmişin romantik

yüceltilmesi onda yoktur.

Mehmet Akif, halkçı, toplumcu, yurtsever konularıyla ve halkın

konuşma dilini şiire getirmekle şiirimizin demokratlaşmasına

önemli katkıda bulunmuş; hep topluma yararlı olmaya, toplum

için yazmaya yönelmiştir. Toplumsal gözlemlerinde ise zaman

zaman bugün bile imrenilecek keskin eleştirileri görülür. Üzüntü

ve kızgınlıkları kişisel değildir.

Çocukluğu koyu bir dini taassup ve umutsuzluk telkinleri ile geçen,

İstanbul’un tümüyle Türk ve Müslüman çevresini temsil eden bir

semtinde  ve muhafazakar bir ailede doğup, büyüyen Akif’e göre;

Kurtuluş Savaş’ı sonrası kazanılan büyük zafer, bütün Müslüman

Ülkeler için bir ümit ve birleşme kaynağı olabilirdi. Oysa ‘’Yeni

Türkiye’nin ‘’ tuttuğu yol çok ayrı idi.Yeni Türk Devleti, uygar

bir  düzeye gelebilmesi, çağdaşlaşması için gerekli olan siyasi ve

sosyal devrimleri büyük bir hızla gerçekleştirmek zorundaydı.

İslam Birliğinin gerçekleşmesi ülküsünü benimsemiş olan Mehmet

Akif , Türkiye’den ayrılır ve Mısır’a  yerleşir.

Akif, idealize edilmiş Müslümanlığının  sınırları içinde de olsa,

kendi  yetiştiği çevrenin HAM SOFULARINDAN  bambaşka

bir  kişidir.

AKİF’TE DİN ; İYİNİN ,GÜZELİN, DOĞRUNUN KAYNAĞI,

İLERLEMENİN, BİLİMİN KORUYUCUSUDUR.

                                  

Yararlandığım kaynaklar:                                                              

1 – Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi                               

 2- Bilim ve Sanat Dergisi

 3- Büyük Türk Şiiri Antolojisi

 

                 

                                  Müyesser Karaibrahim



4 Nisan 2024 Perşembe


Bugün 1 NİSAN 2024...
Mustafa Kemal Işığı ülkemi aydınlattı.

 


IŞIK HİÇ BİTMEYECEK.(Bu sabahın ilk fotoğrafı bahçemden)✨



Mersin'den Değerli Öğretmenim SUNA KÖKSAL UYSAL şiiri ile selâm iletti...

Selâm selâm dostlara
Selâm bütün yurduma
Selâm ATATÜRK' üme
Selâm bütün millete



Değerli Öğrencim ERAY AKTAŞ iletti...




Selam olsun Iyi ye güzele selam olsun Atama sevenlerine ve sevgili öğretmenime







5 Şubat 2024 Pazartesi


    Biz neyiz ki...Dağlar mı bizim...Çil çil biriktirilen paralar mı bizim...
    Topraklar mı bizim...Evler mi bizim...Aldığımız nefes mi bizim...
    Hepsi bir AN'lık...✨💫Aldanmayalım..............
    Köşkte otururken bir anda ağaç altlarında yer aramaktalar.
    Deprem ders veriyor."Her şeyim var." Diyenler...Her şeyi bırakıp yok oluyorlar...
    Her şey bir AN'lık...Biz neyiz ki........
                                                                                                            (Müyesser)


 






HAYATA   TUTUNMAK

Oğlum Ali'ye, " Bloğu kapatalım artık" dedim. Kapatmamı istemedi. "Yazmaya yeniden başlıyorum"dedim. " Hadi bakalım, verimli çalışmalar" dedi...Uzun bir süre önce, torunum BİLGESU için gerçekleştirdiğim BLOG --dijital ortam bilgim olmadığı için – bana bir sürpriz yaptı. İnternette göründü. Amacım bu değildi. Bir süre ara verdim. CEMRE ve DURU doğunca tekrar başladım yazmaya...Benim için büyük cesaretti...

Uzun bir süreç geçti...gerçek bir çöküş...Milimetrik iyileşmeler ve ayağa kalkış yeniden doğmak gibi...Bir mucize...Bir bebeğin yürümeye başlaması gibi...Bitkilerle, gökyüzü ile buluştum. Halk ve Divan edebiyatında kullanılan BENZETME SANATI ile acılarımı yok etmeye çalıştım. Boyalarla dans ettim...Tanrı ile bütünleştim... 


<><><><><> 4 Şubat 2024 <><><><><>


Bilgesu, Cemre ve Duru; Mustafa Kemal yolculuğunda Aydınlanmaya koşuyorlar. Yaşama BÜYÜK  RESİMDEN bakıyorlar. Bilgesu artık üniversitede. Cemre ve Duru ortaokulu bitiriyorlar.

Onlara emek veren Anneleri Güner'e, Babaları Ali'ye ve Öğretmenlerine, Babaanne ve Dede olarak TEŞEKKÜR ediyoruz.

Bu bölümde; FARKINDALIK çalışmalarım ve dijital ortamda yazdığım DENEMELER' e yer vereceğim.Dijital ortama geçiremediklerim bir dosya içinde kalacaklar. Tüm bu eylemlerim İNSANLIĞA MİLİMETRİK KATKILARDIR...




                                      <><><><><> 5 Şubat 2024 <><><><><>


 TEŞEKKÜR

         Dijital ortamla buluşabilmek benim için bir hayaldi...

Kitaplar ortadan kalkacak korkusu ile bu ortamı öğrenmek 

istedim. Büyük bir cesaretti benimkisi...Blog konusu ise 

bir yaratıcılık...Nasıl buluyor, nasıl gerçekleştiriyorum ???

Kendiliğinden akıp gidiyordu. 

        Oğlum Ali, kendisine ilettiğim paylaşımlarımı, büyük bir 

disiplinle yıllardır blogspot düzenine yerleştirmekte. 

Penceremden NEFES vermekte.. 


Benden sonra, torunlarımın bu akışı sürdüreceklerine 
inanıyorum...

         Sonsuz TEŞEKKÜRLERİMLE...





Günaydın...Bu gece 90 yıllık ipek kumaşa ebru sanatı uygulamaya çalıştım; Torunlarımın topladığı taşlarla buluşturdum.Helen Keller ve masumiyet çiçeğini de bu dansa ekledim.(Piyano:Torunum Bilgesu.🍁Düzenleme:Müyesser)4.2.2021🍂Giresun.






Çok Değerli Yorumlar ve teşekkürlerim.📖🖋️


Şefika Atalay ( Butik İnci )


Günaydın yeni güne
Arkadaşlığa, dostluğa
Sevgiye, saygıya,
Gülmeye,gülümsemeye
Yeni başlangıçlara
Umutlara
Dostlarla paylaştığımız
Kahveye,çaya,
Herşeye rağmen hayata
direnmeye,
Hayat sevdiklerimizle güzel.
Sizi seviyorum 😍
İyi ki tanıdım 🤗
İyi ki varsınız 🙏👏😘🤗



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Günaydın Muhteşem Genç...
Yüce yürekli Genç...
Satırlarınız bir Gökkuşağı gibi sardı beni...
Bana Güç verdiniz...
Ruhum ve bedenim iyileşmekte...
Yeniden buluşmamızın umudu içindeyim.
Çok değerlisiniz.
Sizi sevgiyle  kucaklıyorum.🙋🏼‍♀️🙏☘️💚💐





Leman Berna Bilgi Balcı
( Eczacı )

Yaşam bir döngü..bizler ruhsal tekamulumuz için dünyaya geliyoruz..diyalektik gereği hem iyi hem kötü ruhlar dünya sahnesinde..yaşaminın anlamini çikarmaya çalışiyor farkındalığı yüksek olan ruhlar izler yaşamimimizin anlamıni bularak kotuleri dengelemeliyiz diye düşünuyorum..

Ben kendimce yaşaminin anlaminin "şifacilik "oldugunu keşfettim..insanlarin şifaya ulasmasina yardim etmeye çalışıyorum..bu her anlamda...hem bedensel hem zihinsel olarak iyi hissetmelerine yardim etmeye çalışıyorum çocuklugumdan beri..mesleğimi de bu doğrultuda secmişim...bizler bu dünyadan geçen "ruhlarız"..sorunuzun cevabınin bendeki karşilıği bu...
Sevgi ,saygı ve hürmetlerimle💐❤️

----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Değerli  Leman'ım,
Zor zamanlarımın iyileştiricisi oldunuz...
Güç verdiniz...
Etik eczacılığınızı, hakkaniyetli oluşunuzu, meslek disiplininizi kutluyorum.
Şifacılık eyleminiz muhteşem...Katkılarınızla zenginleşiyorum.
Teşekkür ediyor, en içten sevgi ve saygılarımı iletiyorum.💐🇹🇷

🍁🍂🌿☘️🍁🍂




Hülya Karaibrahimoğlu
( Edebiyat Öğretmeni - Yazar   )


Biz, Baudelaire'nin "İnsan, kimse inmedi senin uçurumuna," dediği gizemlerle dolu varlığız.

Biz Yunus Emre'nin "Bir ben vardır bende benden içeri," dediği görünmezliklerle dolu insanız. 

Öyle kolay değil "Biz neyiz ki?" sorusunu yanıtlamak. Sonuna "ki" geldiği zaman evrende küçücük bir nokta olduğumuzu hatırlarız. Hiç gitmeyecekmiş gibi kalıcı olduğunu sanan, her şeye sahip olmaya çalışan, sonunda bırakıp giden insanız biz. 

O sondaki "ki", 

"Bilmek istersen seni
Can içre ara canı
Geç canından bul anı 
Sen seni bil sen seni, " 

diyen Hacı Bayram Veli'nin uyarısıdır. 

Kitaplar dolusu yazılacak sözlerin, verilecek yanıtların sorusudur o "Biz neyiz ki?" sorusu. 



Müyesser Abla, öyle güzel bir soru sordunuz ki düşünceler üşüştü aklıma. Eledim, süzdüm, bunları yazdım. İnce ruhunuza, güzel yüreğinize selam ve sevgiler. ❤️🌹


----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Günaydın sevgili Hülya'm 🌹

Bu soru; Bir deniz kıyısında yürürken kayalar arasında kök salmış, yaşama tutunmayı başarmış bir ağacı gördüğümde doğdu...
O süreçte, " Yeniden Doğuş" adını verdiğim FARKINDALIK  yaratısı içindeydim...

Değer görüp, zaman ayırıp; yorum yazmanız yüce bir armağan.
Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum?...
Katkılarınız İZ bırakacaktır...

En derin sevgimle ve saygımla sizi kucaklıyorum.💐



Nermin Özkaya
( Sivil toplum örgütleri gönüllüsü- Yazar)

Benim için çok kıymetli anılarımın içinde yer alan sizinle birlikte dernek çalışmalarıma ÖZLEMLE..

      Sevgili Bilge Dost merhaba  
       Hazırlamış olduğunuz 3.bloğunuz da bana da yer vediğiniz için çok teşekkür ederim.
     Hakikatlı dost sizin paylaşımlarınızla ,ufkumun  nasıl açıldığını daha bir kendime karşı güven duygusu için de olduğumun tarifi imkansız.
      Siz hep önderlik yaptınız ,geçmişteki o güzel işleri ,bizleri motive ederek büyük sabrınızla  başardınız .size  son derece müteşekkirim.
      O güzel çocukları aileleri yanlarında gezdirmekten utanırken siz onlara sonsuz güç-kuvvet verdiniz. 
      Yine sizin önderliğinizde bizlerde isteyip te yapamadığımız  
mesela gönüllü annelik gibi o kutsal görevi gerçekleştirdik.
      Sizinle birlikte güzel işlere imza attık.Bunlar asla yatsınamaz.
      Can dost daha nice projelere imza atacağınızdan hiç şüphem yok..
SEVGİLERİMLE



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----

Sevgili Nermin Hanım...( Gönül Dostum )
Değerli satırlarınızla beni onurlandırdınız...Hak etmeye çalışacağım...
Sivil Toplum Örgütü eylemlerinde buluştuk.
Ben de sizlerden biriyim.
Hakkaniyetli çabalarınızı hayranlıkla izledim.
Kömürlüklerden başlayıp Bahçeşehir Üniversitesi'ne ulaştığımız serüvende sunduğunuz mutfak kültürü bağışlarınız atölyelerin (seramik v.b.)tuğlaları oldu.
Bu bir ütopyaydı...İYİ ' de örgütlendik...
En derin sevgimle ve saygılarımla...💐






<><><><><> 8 Mart 2024 <><><><><>



🌸Yeryüzü BAHAR olmuş...
Hâyâl edelim...
İnsan türü güzellikleri yok etse de...
Biz hâyâl edelim...🌺

8 Mart 2024 Dünya Kadınlar Günü...( Hak verilmez...Hak alınır.)
(Müyesser)

Cemre & Duru'dan

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun. 🍀



🌸İkiz torunlarım🌸
Günaydın , armağanlarınız çok anlamlı...Çok nefisss...
Annenize ve sizlere çok teşekkür ediyorum.
            Tüm ailenize sağlıklı ve bereketli bir yaşam diliyorum...🙏💜💐
Babaanneniz.🍁🍂🙏




( Yeğenim Özcan Cihangiret)



8 mart  kadınlar  gününüz  kutlu olsun

Çok teşekkür ederim sevgili yeğenim.Çok zarifsin.
Fotoğraf muhteşem.
Sevgiyle kucaklıyorum seni.💐
( Teyzen Müyesser)




Baha Çıtakoğlu ( İNSANCIL )

Merhaba,

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Acılarla ve mücadelelerle kazanılan hakların bir simgesi olarak kutlanıyor bu gün. 

Ne yazık, bayram coşkusuyla kutlayacağımız günlerden uzağız.

"İnsanın atalarıyız" henüz.

Hem kadın hakları konusunda alınacak daha çok yolumuz var. Bu nedenle ancak dayanışma duygularımızı iletebiliriz size.  Eşit, özgür yarınlar için omuz başınızda sayın beni de.



----- Müyesser EREN Karaibrahim -----


Değerli Baha Çıtakoğlu,

İletiniz mükemmel...
Evet , ne denli gerçekçi yazmışsınız;("İnsanın atalarıyız" henüz.)

".....omuz başınızda sayın beni de." ⭐

Sevgi ve saygımı sunuyorum   Güzel Genç  💐🧿





Hülya Karaibrahimoğlu

Üreten, çoğaltan, dünyayı güzelleştiren tüm kadınların değerinin bilinmesi dileğiyle. 
Çok sevgiler. 🤗


Sevgili Hülya'm Günaydın.
Güller Harika...Sizin gibi.
Yeşil fon üzerinde güzellik sunuyor...
Siz, KENDİ olmayı başarmış bir değersiniz.
Teşekkür ediyor, sevgiyle kucaklıyorum.💐💜







Işığa Doğrulum;
Bir kadının uyanışı ve niyetinin saflığı ile yaptığı savaştır.
Berrin Taş'ın Devrimidir...

               💥

Aşk...
Yeni İnsanın Dili 🕯️

Bu eser de yeniden yayımlanacaktır. Eminim...

Müyesser🍂🍁

( İNSANCIL )







11 Mart 2022 Cuma


BİR ÇAĞ BİTİYORKEN...


Dünya Covıd-19 pandemisi yaşıyorken bir çağ bitiyor, yeni bir çağ başlıyor.Dünyanın yaşamında ortalama yüzyılda bir bir pandemi yaşanmış,bitince çok büyük değişiklikler olmamış ve insanlık yaşamına kaldığı yerden devam etmiş.Ancak bu seferki pandemi farklı yaşanıyor ve bittiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak gibi görünüyor.Ulaşımın,iletişimin,teknolojinin gelişmesiyle etkileşimin çok artması nedeniyle pandemi çok hızlı bir şekilde dünyayı sardı.Bugüne kadar hiç düşünmeden dünyayı  tüketen insanoğlu bir anda yalnız ve güçsüz olduğunu anlamaya başladı.Çünkü öyle bir hastalıkla karşı karşıya ki anne çocuğuna sarılamıyor bile.Oysa ne lüksmüş bir komşuda kahve içmek,kalabalık dost sohbetleri yapmak,karşılaşınca sevdiklerimizi kucaklamak...Aylardır hafta sonları evlerimizde kapalı oturuyoruz.Ne lüksmüş bir pazar sabahı uyanıp yürüyüşe çıkmak , sahil kenarına gidip denizi dinlemek..Öyle günlerdeyiz ki bugün gördüğümüz sapasağlam bir dostumuzu bir hafta sonra ebediyyen göremeyecek olabiliyoruz.Alış verişi internetten yapıyoruz,evlerimiz okul oldu,evlerimizde salon lise ,yatak odası ilkokul şeklinde..Anneme sarılmayalı bir buçuk yıl oldu.Onu çok sevdiğim ve koruduğum için sarılamadım.Bu sene elli yaşımı üfledim.Koca bir asrın yarısını yaşadım ve hiç bu kadar zorlu yıllar hatırlamıyorum çok da kısa olmayan yaşamımda.Bir atasözümüz vardır "bugünün işini yarına bırakma"diye .Ben artık "yarının işini bugünden yap"olarak yaşıyorum,çünkü yarının ne getireceğini bilmiyoruz.

"Hayat bir gündür,o da bugün !".

Güçlü güçsüz, zengin fakir ayırt etmeden herkesi tek bir statüye getiren virus insanlığa neler farkettirmeli? İnsanoğlu hırslarını bir tarafa bırakıp, dünyaya ,evrene neler yaptığını bir kere daha düşünmeli. Yaşamını sadeleştirmeli insanlık. Soluduğu havayı,içtiği suyu,beslendiği denizi kirletmeden,daha doğmamış torunlarının haklarını gasp etmeden yaşamalı artık.Eğer bu bilince eremezsek dünya artık yaşanılır olmaktan çıkacak.

Vahşi dünyaya bakınca bir aslan avlanır,karnını doyurduktan sonra ihtiyacı kadarını alır gerisini başka hayvanlara besin olarak bırakır.Keşke insanlık da böyle yapabilse ve sadece ihtiyacına yetenle yetinebilse de gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bıraksa...

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..Olmamalı ki dünya kurtulsun..Eskiye dönmeyi umud edenlere kötü bir haberim var;artık geriye dönüş yok,çoğu şeyi kaybettik ,insanlık olarak aklımızı başımıza alırsak belki kalanları koruyabiliriz..

Maalesef bugünü yaşayan insanların genleriyle gelecek nesillere aktarılacak korkular var artık insanlığın geleceğinde....

Buraya kadar çok karamsar bulunabilirim ama bunlar sadece tespitti .Artık kolları sıvamanın zamanı..Herkes taşın altına elini koyarsa tekrar yeşerecek dünyamız... 

13.06.2021 ,GİRESUN

Leman Berna Bilgi Balcı


4 Eylül 2021 Cumartesi

Ekosistem Egosistem

 


Sevgili Müyesser Yengeciğim,

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İlk öncelikle böyle bir konuda yazmamı istediğin için çok teşekkür ederim. Sayeninizde bir farkındalık ve farklı bir açıdan bakma fırsatı bulduğum için sizinle ve okuyucularınızla paylaşmak istedim. Dünyada yaşanan bir salgın vesilesiyle daha detaylı farkındalık kazanmam ve sel, yangın gibi felaketlerle de farkındalığın artarken mesleğim gereği yaşadığım farkındalıkla da yazmak istedim. İlk öncelikle ekosistem ile görüşlerimi, daha sonrasında egosistem ile görüşlerimi paylaşacağım, sizinle ve okuyucularınızla.

Ekosistem dünyanın ve insanlığın ilk var oluşundan beri kıymetini sonradan anladığımızı düşündüğüm (salgın, deprem, sel vb yaşanılan felaketler sonrası) özel ve mükemmel bir sistem. “Bitkiler, ağaçlar ve doğanın tüm canlıları da aslında biz insanoğlu gibi kendilerini id, ego ve süperego ile uyum içerisinde geliştirirken biz neden id, ego ve süperegomuz ile uyum içerisinde değiliz?” diye kendime sorarken doğa ve diğer canlılar ile benzerliğimiz olduğunu; doğanın hem kendine hem çevresine hem de karşılıklı sundukları biricikliği biz insanoğlu ne kendimize ne çevremize ne de karşılıklı olarak birbirimize göstermiyoruz, ne yazık ki….Ekosisteme bile güzel yaklaşmazken kendimize ve çevremize neden süperego veya id ile yaklaşırız ki?

Egosistem ile ekosistem arasında çok benzerlik bulunmaktadır.Nasıl mı? Biz insanoğlu hep id ve süperego ile yaşarız. İd, ilkel benliktir ve yeni doğan bir bebek gibi hep ben der iken; süperego toplumsal yargılar ile bize yanlış gelse de bazı yerleri uymak zorunda olduklarımızdır. Oysa ego süperego ile id arasında denge kurmaya çalışır, tıpkı bir terazi gibi. Bir terazi gibi olan ego ile ne kendimize ne çevremize ne de birbirimize karşı saygı, sevgi, dürüstlük, içtenlik, samimiyet ve sınırları aşmamayı yapabildik. Tıpkı ekosisteme verdiğimiz zarar gibi birbirimize ve kendimize de zarar verdik.  Tıpkı sonunu düşünmeden ekosisteme verdiğimiz zarar gibi…


Doğaya, hayvanlara, insanlara; canlı ve cansız her şeye sevgi, saygı, dürüstlük, samimiyet, hoşgörü, içtenlikle, birbirimizin sınırlarını zorlamadan saygı duyarak yaşamak var iken tam tersi neden davranırız? Ekosistem gibi çalışan egosisteme ve ekosisteme özenle, sevgiyle ve her şeyin biricikliği ile yaklaşma dileğiyle.

Sevgi ve saygılarımla,

Uzm.Kl.Psikolog Yağmur Önal

27 Haziran 2021 Pazar

O Bir Filozof-2 Mersin Etkinliği


Sevgili Öğretmenim,

Mersin'de sizin için yapılan etkinlikler videosunu izledim.


Ağladım.😢........

Alkışladım.👏👏👏



    

















Size ve Suna Hanım'a sonsuz sevgi ve saygılarımla.💐
Size bir FARKINDALIĞIMI iletiyorum....
🌱✨El Kindi ile buluştum sanıyorum.🪟💦
🌳🌿" Ölüm bir yok oluş değil,
Daha yüksek bir doğuma geçiştir."
 (EL KİNDİ)

Ve paylaşımım...🙋🏼‍♀️😘


Bir yürüyüş yolumda farkındalık...💫✨💦🤔
🍃Farkında olduğunuz kadar yaşarsınız🍂Diyor Doğan Cüceloğlu.
               🍃🍂
Yürüyüş yolumda yaşadığım farkındalık sizlere bir soru şeklinde uzandı.
Değer görüp sunduğunuz katkılar beni zenginleştirdi.
Hepinize teşekkür ediyorum.💐

Mavi ve yeşilin iyileştirici soluğunda; minik bir yazı okudum küçük kartona yazılı. Kazılmış bir toprak ve bir fidan...

Adlar yazılı kartonlarda ve fidan büyümekte.

Veda eden gençler...
Bir fidana dönüşerek bize soluk veriyor...✨💫✨💦
Bir SON yok...
Yeni bir Doğuş var.🙏
Bir 🌿
Bir🌳
Bir💦
Bir🌱
Bir🦋
Bir 🌻🌺🌸🌹🌲☘️🎋🌾🌼🌈🌏💧

Ve torunum Bilgesu sizin için çalıyor.










14 Haziran 2021 Pazartesi

EVREN'E ULAŞANLAR

 



AYDINLANMA ve AYDINLATMAYA KOŞANLAR



DURSUN ÇAN Öğretmenim'e Saygı ve Rahmetle...

     Akpınar Köy Enstitüsü mezunu...

     Cumhuriyet'e kanat geren eğitimci.

 

     Mesleki yaşam öyküsünde kendi yolculuğumdan örnekler var...

     Aslında onunla farklı zamanlarda aynı ideallerle buluşmuşum. 

     Sevgili Canan ile 31 yıllık süreçte sizi ve mücadelenizi dinledim.

 

     Köy Enstitülü olmak bir ayrıcalıktır.

     Ne mutlu size ve ne mutlu ailenize...

     Ve... Ne mutlu ülkemize...



Değerli eşiniz Nazmiye Hanımefendi, evlatlarınız, torunlarınız ve yüzlerce öğrenciniz hep aydınlık içinde vatan toprağını korumaktalar.

     Ne mutlu bize...



Köy Enstitüleri - Ziraat Marşı

 

 

     Çocuklarınız, sevenleriniz ne gerçek mektuplar yazmışlar.    




Köy Enstitüleri ve öğrencileri, öğretmenleri birer DESTAN'dır




Sizi uğurlamaya geldiğimde Andımız'ı okumak istedim...





     Mustafa Necati'yi anmak istedim.

 

     Muhteşem ailenizin, niyetin saflığı içindeki birlikteliğine tanık oldum.     

     Katkılarınız Evren'e yayıldı.

     Siz de bir 🌟 olarak gökyüzünde yerinizi aldınız...💫

 

     Teşekkür notum;

     --Yazının başlık fotoğrafı Özcan Cihangiret tarafından bir gün önce çekildi.

      Kendisine teşekkür ediyorum.

 

     --Aynur Hancıoğlu Hanımefendi, bu mektubuma facebook sayfasında değer gördüler .

     Kendilerine teşekkür ediyorum.

 

     Bugün 16 Mart 2021 Öğretmen okullarının açılış günü.

 

     Deneme;

     Müyesser Eren Karaibrahim




Sonsuz Saygılarımla...

Müyesser Öğretmen




  Rauf   İnan’ı   Okumak    ( 1990 yılına ait bir deneme yazımdan )                                      “Bir süredir,Rauf İnan’ın ‘KÖY ...